Resibu Logo
Proje Yönetiminde PERT ve CPM: Riskli ve Belirsiz Projeler İçin Karşılaştırmalı Analiz 

Proje Yönetiminde PERT ve CPM: Riskli ve Belirsiz Projeler İçin Karşılaştırmalı Analiz 

Proje yönetiminde PERT (Program Evaluation and Review Technique) ve CPM (Critical Path Method), belirsizlik düzeyi farklı projelerde zaman ve kaynak planlamasını optimize etmek için kullanılan iki temel yaklaşımdır. CPM daha çok faaliyet sürelerinin kesin olarak bilindiği, tekrarlayan ve mühendislik ağırlıklı projelerde tercih edilirken; PERT belirsizliklerin yüksek olduğu, Ar-Ge, inovasyon ve karmaşık süreçleri barındıran projelerde kullanılmaktadır. Her iki yöntem de faaliyetler arasındaki bağımlılıkları analiz ederek kritik yolu belirler, ancak kullandıkları süre tahmin modelleri nedeniyle proje yöneticisine sundukları öngörü gücü farklılaşır.

CPM, deterministik bir yaklaşım benimser; faaliyet süreleri tek bir değer olarak tanımlanır ve kritik yol bu sabit süreler üzerinden hesaplanır. Bu nedenle inşaat, altyapı, üretim gibi süreçleri standartlaşmış, tekrar edilebilir işlerde oldukça etkilidir. CPM’in avantajı, iş gücü ve maliyet optimizasyonunu detaylı biçimde sunması, kaynak dengeleme (resource leveling) gibi operasyonel kararları netleştirmesidir. Ancak belirsizlik yüksek olduğunda CPM’in tek süreli tahmini proje risklerini tam olarak yansıtmayabilir.

PERT ise olası en iyimser, kötümser ve en olası süre tahminlerini kullanarak faaliyet sürelerini olasılık dağılımlarıyla değerlendirir. Bu yaklaşım özellikle belirsizliğin hâkim olduğu projelerde – ilaç geliştirme, yeni ürün tasarımı, yazılım Ar-Ge süreçleri gibi – risk analizini güçlendirir ve proje tamamlanma süresi hakkında daha gerçekçi bir beklenti sunar. PERT’in zayıf yönü, hesaplamaların daha karmaşık olması ve her faaliyetin üç ayrı tahmin gerektirmesidir; ancak sağladığı risk duyarlılığı, karmaşık projelerde yöneticilere stratejik avantaj kazandırmaktadır.

PERT Metodu Nedir ve CPM'den Farkları Nelerdir?
PERT Metodu (Program Evaluation and Review Technique), proje yönetiminde belirsizlik içeren faaliyet sürelerini analiz etmek ve proje tamamlanma olasılığını değerlendirmek amacıyla kullanılan olasılıksal bir zaman planlama tekniğidir. PERT’te her faaliyet için üç farklı süre tahmini yapılır: iyimser süre, en olası süre ve kötümser süre. Bu üç değerden hareketle ağırlıklı ortalama bir faaliyet süresi hesaplanır. Böylece özellikle Ar-Ge, yeni ürün geliştirme, yazılım ve inovasyon projeleri gibi öngörülemezlik seviyesi yüksek çalışmalarda, proje süresine dair daha gerçekçi bir tahmin elde edilir.
CPM (Critical Path Method) ise deterministik bir yaklaşıma sahiptir ve faaliyet sürelerinin net olarak bilindiği varsayımıyla çalışır. CPM’de her faaliyet için tek bir süre tanımı yapılır ve kritik yol bu sabit süreler üzerinden hesaplanır. Bu yönüyle CPM; inşaat, altyapı, üretim ve tekrar eden iş adımlarına sahip projelerde zaman, maliyet ve kaynak optimizasyonu açısından güçlü bir araçtır. CPM, özellikle maliyet kontrolü ve kaynak dengeleme konularında proje yöneticisine daha net ve uygulanabilir çıktılar sunar.
PERT ile CPM arasındaki temel fark, belirsizliğe yaklaşımlarında ortaya çıkar. PERT risk ve olasılık odaklıdır; proje süresinin ne kadar sürede tamamlanabileceğini istatistiksel olarak değerlendirmeyi amaçlar. CPM ise sürelerin kesin olduğu durumlarda en uzun faaliyet zincirini (kritik yolu) belirleyerek gecikme risklerini yönetir. Özetle, belirsiz ve riskli projelerde PERT daha uygunken; süresi ve kapsamı net projelerde CPM daha pratik ve etkilidir.

PERT'in Açılımı ve Ne Zaman Kullanılmalıdır? 
PERT’in açılımı Program Evaluation and Review Technique olup, Türkçede “Program Değerlendirme ve Gözden Geçirme Tekniği” olarak ifade edilir. PERT, proje yönetiminde faaliyet sürelerinin kesin olarak bilinmediği durumlarda kullanılan, olasılık temelli bir zaman planlama yöntemidir. Bu teknikte her faaliyet için iyimser, en olası ve kötümser olmak üzere üç ayrı süre tahmini yapılır ve bu değerler kullanılarak beklenen faaliyet süresi hesaplanır. Böylece proje sürecindeki belirsizlikler sayısal olarak değerlendirilir ve tamamlanma süresine ilişkin daha gerçekçi öngörüler elde edilir.
PERT özellikle belirsizliğin ve riskin yüksek olduğu projelerde kullanılmalıdır. Ar-Ge çalışmaları, yeni ürün veya hizmet geliştirme süreçleri, yazılım projeleri, savunma ve ileri teknoloji yatırımları PERT’in en yaygın uygulama alanlarıdır. Bu tür projelerde iş paketlerinin süresi önceden net olarak belirlenemediği için tek süreli tahminler yetersiz kalır. PERT, olasılık dağılımları sayesinde proje süresinin hangi aralıkta tamamlanabileceğini ve gecikme risklerinin hangi faaliyetlerden kaynaklandığını ortaya koyar.
Belirsizlik yönetimi açısından PERT, proje yöneticisine stratejik bir karar destek aracı sunar. Kritik faaliyetlerin risk düzeyi daha net görülür, zaman tamponları bilinçli şekilde planlanabilir ve olası gecikmelere karşı senaryolar geliştirilebilir. CPM’e kıyasla daha karmaşık hesaplamalar gerektirse de, PERT’in sağladığı risk duyarlılığı özellikle öngörülemez projelerde zaman, kaynak ve beklenti yönetimini güçlendirerek proje başarısını artırır.

PERT ve CPM Arasındaki Temel Farklar Nelerdir? 
PERT ve CPM arasındaki temel farkların başında, her iki yöntemin odaklandığı belirsizlik ve zaman yaklaşımı gelmektedir. PERT, belirsizliğin yüksek olduğu projelerde zaman tahminlerini olasılık temelli olarak ele alır ve risk yönetimini merkeze alır. Bu yöntemde faaliyet süreleri kesin değil; iyimser, en olası ve kötümser senaryolar üzerinden değerlendirilir. CPM ise faaliyet sürelerinin net olduğu varsayımıyla hareket eder ve zaman planlamasını deterministik bir çerçevede ele alır. Bu nedenle PERT daha çok stratejik planlama ve öngörü amaçlı kullanılırken, CPM operasyonel kontrol aracı olarak öne çıkar.
Odak noktaları açısından CPM, kritik yolun belirlenmesi, zaman kayıplarının önlenmesi ve maliyet–kaynak optimizasyonu üzerinde yoğunlaşır. CPM sayesinde hangi faaliyetlerin gecikmeye toleransı olmadığı açıkça görülür ve proje süresini kısaltmaya yönelik “crashing” gibi teknikler uygulanabilir. Buna karşılık PERT, kritik faaliyetlerin yanı sıra proje süresinin belirli bir zamanda tamamlanma olasılığını da analiz eder. Bu yönüyle PERT, proje süresine dair tek bir sonuç yerine olasılıklar aralığı sunar.
Özetle, PERT ve CPM’in temel farkı bakış açılarıdır: PERT risk ve belirsizlik yönetimini, CPM ise zaman, maliyet ve kaynak kontrolünü odağına alır. Belirsizliği yüksek, yenilikçi ve öngörülemez projelerde PERT daha uygun bir yöntemken; süresi, kapsamı ve iş adımları net olan projelerde CPM daha pratik ve etkili sonuçlar sağlar. Bu nedenle proje yöneticileri, proje türüne göre bu iki yöntemi ayrı ayrı ya da birlikte kullanarak daha dengeli bir proje planlaması yapabilmektedir.

5 Neden Analizi Tekniği Nedir ve Proje Gecikmeleri Nasıl Tespit Edilir?
5 Neden Analizi (5 Whys), bir problemin yüzeyde görünen belirtileri yerine kök nedenini ortaya çıkarmayı amaçlayan basit ama etkili bir analiz tekniğidir. Yöntemin temel mantığı, ortaya çıkan bir sorun için art arda “Neden?” sorusunu sormak ve genellikle beşinci adımda asıl nedene ulaşmaktır. Proje yönetiminde bu teknik; gecikmeler, maliyet artışları, kalite problemleri ve süreç aksaklıklarının altında yatan gerçek sebepleri anlamak için kullanılır. 5 Neden Analizi, karmaşık istatistiksel modellere ihtiyaç duymadan, ekip katılımıyla hızlı sonuç alınmasını sağlar.
Proje gecikmelerini tespit ederken 5 Neden Analizi, belirtilerden kök nedene sistematik bir geçiş sunar. Örneğin “Proje teslimi gecikti” ifadesi ilk problemdir. “Neden gecikti?” sorusu sorulduğunda “kritik faaliyet zamanında tamamlanmadı” yanıtı alınabilir. Bu soruya tekrar “neden?” denildiğinde “gerekli malzeme zamanında temin edilemedi” sonucu ortaya çıkabilir. Süreç bu şekilde devam ettirildiğinde, gecikmenin aslında zayıf tedarik planlaması ya da yetersiz iletişim gibi temel bir yönetim probleminden kaynaklandığı anlaşılır.
5 Neden Analizi’nin proje yönetimindeki en önemli katkısı, geçici çözümler yerine kalıcı iyileştirmelere odaklanmasıdır. Gecikmenin yalnızca sonuçlarını telafi etmeye çalışmak yerine, tekrarını önleyecek süreç düzenlemeleri yapılmasına imkân tanır. Ancak yöntemin etkili olabilmesi için soruların tarafsız biçimde sorulması, kişileri değil süreçleri sorgulaması ve ekip içi açık iletişimle yürütülmesi gerekir. Bu yaklaşım sayesinde proje gecikmeleri daha erken aşamada tespit edilir ve kontrol altına alınabilir.

Kritik Olay Tekniği (Critical Incident Technique) Nedir?
Kritik Olay Tekniği (Critical Incident Technique – CIT), bir süreçte veya projede başarıyı ya da başarısızlığı belirgin biçimde etkileyen önemli olayların sistematik olarak belirlenmesini ve analiz edilmesini amaçlayan nitel bir analiz yöntemidir. Bu teknik, sıradan durumlar yerine sonuçlar üzerinde doğrudan etkisi olan “kritik” davranışlara, kararlara veya olaylara odaklanır. Proje yönetiminde CIT; gecikmelere yol açan kırılma anlarını, ekip performansını etkileyen davranışları ve süreçteki zayıf noktaları ortaya çıkarmak için kullanılır.
Kritik Olay Tekniği’nin uygulanmasında temel adım, proje sürecinde yaşanan ve olumlu ya da olumsuz sonuç doğuran olayların detaylı biçimde kaydedilmesidir. Bu olaylar; ne zaman gerçekleştiği, kimlerin dahil olduğu, hangi koşullarda ortaya çıktığı ve proje çıktısını nasıl etkilediğiyle birlikte analiz edilir. Örneğin, bir tedarikçi değişikliğinin projeyi hızlandırması ya da tek bir iletişim hatasının kritik yol üzerinde gecikmeye neden olması, CIT kapsamında ele alınan tipik kritik olaylardır. Bu sayede proje sürecinin hangi anlarda kırılgan hale geldiği net biçimde anlaşılır.
Proje yönetiminde Kritik Olay Tekniği, sürekli iyileştirme ve risk önleme açısından önemli avantajlar sunar. Tekrarlayan kritik olaylar tespit edilerek süreç standartları geliştirilebilir, ekip eğitimleri ve karar alma mekanizmaları güçlendirilebilir. Nicel yöntemlerle ölçülmesi zor olan insan davranışı, iletişim ve organizasyonel faktörlerin analiz edilmesini sağlaması, CIT’i özellikle karmaşık ve çok paydaşlı projelerde değerli bir araç haline getirir.

Çağdaş Proje Yönetimi Yaklaşımları ve Kritik Yol
Çağdaş proje yönetimi yaklaşımları, klasik planlama anlayışının ötesine geçerek esneklik, hızlı uyum ve paydaş odaklılık kavramlarını merkeze alır. Agile, Scrum, Lean ve Hibrit proje yönetimi modelleri; değişen gereksinimlere hızlı yanıt vermeyi, ekip içi iletişimi güçlendirmeyi ve sürekli iyileştirmeyi hedefler. Bu yaklaşımlar özellikle belirsizliğin yüksek olduğu yazılım, Ar-Ge ve inovasyon projelerinde tercih edilirken; planlama artık tek seferlik bir faaliyet değil, proje boyunca güncellenen dinamik bir süreç olarak ele alınmaktadır.
Kritik yol kavramı ise çağdaş yaklaşımlarda da önemini korumakla birlikte, daha esnek bir bakış açısıyla ele alınmaktadır. Geleneksel CPM’de kritik yol, proje süresini doğrudan belirleyen ve gecikmeye toleransı olmayan faaliyetler zinciri olarak tanımlanır. Çağdaş proje yönetiminde ise kritik yol, yalnızca zaman açısından değil; kaynak kısıtları, ekip kapasitesi ve risk faktörleriyle birlikte değerlendirilir. Özellikle hibrit modellerde, kritik yol analizi Agile sprint planlamalarıyla entegre edilerek daha gerçekçi zaman tahminleri yapılır.
Sonuç olarak çağdaş proje yönetimi, kritik yolu statik bir çizelge unsuru olmaktan çıkarıp stratejik bir karar destek aracına dönüştürmektedir. Proje yöneticileri kritik yol üzerindeki faaliyetleri sürekli izleyerek önceliklendirme yapar, darboğazları erken tespit eder ve hızlı müdahale imkânı elde eder. Bu bütüncül yaklaşım, hem proje süresinin kontrol altında tutulmasını hem de değişen koşullara rağmen projenin hedeflerine ulaşmasını sağlar.

Agile Metodolojileri Nelerdir? 
Agile (Çevik) metodolojiler, değişen gereksinimlere hızlı uyum sağlamayı, müşteri geri bildirimini merkeze almayı ve sürekli iyileştirmeyi amaçlayan çağdaş proje yönetimi yaklaşımlarıdır. Uzun ve katı planlar yerine kısa döngüler, şeffaf iletişim ve kendi kendini organize eden ekipler öne çıkar. Agile çerçevesi altında en yaygın kullanılan iki yöntem Scrum ve Kanban’dır; her ikisi de esneklik sunar ancak odaklandıkları yönetim biçimleri farklıdır.
Scrum, zaman kutulu (time-boxed) iterasyonlara dayanan yapılandırılmış bir Agile metodolojisidir. Proje, genellikle 1–4 haftalık sprint’lere bölünür ve her sprint sonunda çalışır bir ürün çıktısı hedeflenir. Scrum’da roller (Product Owner, Scrum Master, Geliştirme Ekibi), törenler (Sprint Planlama, Günlük Scrum, Sprint Review, Retrospective) ve artefaktlar (Product Backlog, Sprint Backlog) net biçimde tanımlıdır. Bu yapı, özellikle belirsizliğin yüksek olduğu ve düzenli geri bildirimin kritik olduğu yazılım ve ürün geliştirme projelerinde güçlü bir kontrol ve görünürlük sağlar.
Kanban ise iş akışını görselleştirmeye ve darboğazları azaltmaya odaklanan daha esnek bir Agile yaklaşımıdır. Sabit sprint’ler yerine, işlerin akış halinde ilerlemesi esastır; WIP (Work In Progress) limitleriyle aynı anda yürütülen iş sayısı sınırlandırılır. Kanban panosu sayesinde işlerin hangi aşamada olduğu anlık olarak izlenir ve süreç sürekli optimize edilir. Bu yöntem, bakım, destek, operasyon ve değişken önceliklere sahip işlerde etkilidir. Özetle, Scrum yapı ve ritim sunarken, Kanban akış ve esneklik sağlar; proje türüne göre ayrı ayrı ya da birlikte (hibrit) kullanılabilirler.

Scrum ve Agile Arasındaki Fark Nedir?
Agile, bir proje yönetim felsefesi ve çerçevesidir; Scrum ise bu felsefenin uygulanmasını sağlayan somut bir metodolojidir. Yani Agile, “nasıl düşünülmesi gerektiğini” tanımlarken; Scrum, “nasıl uygulanacağını” tarif eder. Agile yaklaşım; esneklik, müşteri odaklılık, sürekli geri bildirim ve değişime hızlı uyum gibi temel ilkeleri kapsar. Bu ilkeler, farklı yöntemler aracılığıyla hayata geçirilebilir.
Scrum, Agile’ın prensiplerini belirli roller, kurallar ve zaman döngüleriyle yapılandırır. Scrum’da sprint’ler, net roller (Product Owner, Scrum Master, Ekip), tanımlı toplantılar ve belirli çıktılar vardır. Bu yapı sayesinde ekipler düzenli aralıklarla değer üreten çıktılar sunar ve süreci sürekli gözden geçirir. Agile ise bu kadar katı bir yapı dayatmaz; Scrum dışında Kanban, XP (Extreme Programming), Lean gibi farklı uygulama biçimlerini de kapsar.
Özetle fark şudur: Agile bir şemsiye kavramdır, Scrum ise bu şemsiyenin altındaki en yaygın uygulama modelidir. Tüm Scrum projeleri Agile’dır, ancak tüm Agile projeleri Scrum olmak zorunda değildir. Projenin karmaşıklığı, ekip yapısı ve değişkenlik düzeyine göre Agile ilkeler; Scrum, Kanban veya hibrit modellerle uygulanabilir.

PMBOK 7 Nedir ve Kritik Yol Yönetimine Nasıl Yaklaşır?
PMBOK 7 (Project Management Body of Knowledge – 7. Baskı), PMI tarafından yayımlanan ve proje yönetimini süreçlerden ziyade ilkelere ve değer odaklı bir yaklaşımla ele alan güncel bir rehberdir. Önceki sürümlerin aksine PMBOK 7, “başlatma–planlama–uygulama” gibi katı süreç gruplarını merkeze almak yerine; 12 proje yönetimi ilkesi ve 8 performans alanı üzerinden esnek bir çerçeve sunar. Bu yaklaşım, farklı proje türlerine (Agile, geleneksel, hibrit) uyarlanabilirliği artırmayı hedefler.
Kritik yol yönetimi, PMBOK 7’de klasik CPM anlatımı şeklinde doğrudan bir süreç olarak yer almaz; ancak “Planning”, “Delivery” ve “Measurement” performans alanları içinde stratejik bir araç olarak konumlanır. PMBOK 7’ye göre kritik yol, yalnızca zaman çizelgesi oluşturmak için değil; risk, belirsizlik, kaynak kısıtları ve paydaş beklentileriyle birlikte değerlendirilmesi gereken dinamik bir unsurdur. Yani kritik yol artık sabit bir faaliyet zinciri değil, proje boyunca izlenen ve güncellenen bir karar destek mekanizmasıdır.
Bu bakış açısıyla PMBOK 7, kritik yol yönetimini esnek ve bağlamsal bir anlayışla ele alır. Proje yöneticisinden beklenen; kritik faaliyetleri sadece gecikme riski açısından değil, aynı zamanda değer üretimi, ekip kapasitesi ve değişime uyum açısından da değerlendirmesidir. Böylece kritik yol, geleneksel zaman kontrolü aracından çıkarak, çağdaş proje yönetiminde bütüncül ve stratejik bir yönetim unsuruna dönüşür.
 

19-12-2025 00:56:30