Resibu Logo

İnşaat Mühendisleri Odasından Uyarı: Gözlemsel Raporlar Bilimsel Değil!

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası, yapıların taşıyıcı sistemleriyle ilgili yalnızca sınırlı gözlemsel incelemelere dayanarak hazırlanan ve “teknik rapor” adı altında sunulan belgelerin hukuki ve bilimsel geçerliliği bulunmadığı uyarısında bulundu. Oda, bu konuda tüm meslektaşlarını dikkatli olmaya davet etti.

Yayımlanan açıklamada, bir yapının deprem güvenliğinin değerlendirilmesi için izlenmesi gereken tek bilimsel ve yasal yöntemin, Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği'ne uygun Deprem Performans Analizi olduğu vurgulandı. Bu yöntem dışındaki gözlemsel ve yüzeysel değerlendirmelerin, yapıların depreme dayanıklılığı hakkında yanıltıcı kanaatlere yol açabileceği belirtildi.

Yetersiz incelemelerle hazırlanan raporların, "depreme dayanıklı" ya da "kullanılabilir" gibi ifadeler içermesinin; olası bir deprem sonrasında meydana gelebilecek can ve mal kayıplarında doğrudan mesleki sorumluluk doğurabileceği ifade edildi.

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası tarafından İnşaat Mühendislerin yapılan çağrı şu şekilde oldu:
 

Sayın Meslektaşımız;

Son dönemlerde yapıların taşıyıcı sistemlerine ilişkin yalnızca sınırlı gözlemsel incelemelere (yerinde yapılan görsel tespitler, döşeme ve duvar yüzeylerinin incelenmesi, bazen sadece dıştan gözlem vb.) dayanılarak hiçbir bilimsel veri, hesaplama ve analiz içermeyen "teknik rapor" adı altında belgeler düzenlendiği gözlemlenmektedir.

Bu tür raporlarda, “Yapının mevcut haliyle düşey ve deprem yükleri altında yeterli dayanımı sağladığı ve kullanılmasında teknik açıdan bir sakınca bulunmadığı... binanın mevcut halinin yükleri güvenli biçimde karşıladığı … kullanılmasında sakınca olmadığı… sağlam ve dayanıklı…” gibi ifadelere yer verilerek, yapının güvenli olduğu yönünde kanaatler belirtilmektedir.

Ancak bu tür raporların;

•Taşıyıcı sistemin TBDY 2018 Bölüm 15’e uygun mühendislik hesaplamalarına dayalı analizini içermemesi,

•Deprem etkilerine göre yapının davranışını ve performans düzeyini değerlendirmemesi,

•Malzeme özelliklerinin (beton basınç dayanımı, donatı özellikleri ve miktarı vb.) bilimsel yöntemlerle belirlenmemesi,

•Zemin etkilerinin dikkate alınmaması,

•Taşıyıcı sistem bütünlüğünün ve detaylarının (taşıyıcı sistem elemanlarının yerleşim ve ebatları ve taşıyıcı sistem üzerine etki eden yüklerin miktarı ve dağılımı) güncel yönetmeliklere göre incelenmemesi,

Nedeniyle hiçbir yasal, bilimsel veya mühendislik açısından geçerliliği bulunmamakta olup aynı zamanda bu tür içeriksiz veya eksik raporlar, tehlikeli bir ihmali de ortaya koymaktadır. Bu raporlarda gerçek dayanıklılık analizi yapılmadığı için bina olası bir depremde çökme riski taşıyabilir, yapı sahipleri veya kullanıcılar, binanın güvenli olduğunu düşünerek güçlendirme veya tahliye gibi önlemleri erteleyebilir ve bu binaların çökmesi durumunda ise çok sayıda can ve mal kaybı ile karşı karşıya kalınabilir.

Bilinmelidir ki; Bir yapının deprem karşısında güvenli olup olmadığının tespitinin bilimsel ve teknik geçerliliğe sahip yegâne yöntemi, 1 Ocak 2019 tarihinde yürürlüğe giren Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği (TBDY 2018- Bölüm 15) hükümlerine göre yapılacak Deprem Performans Analizidir. Bu analiz, deprem etkilerinin gerçekçi bir şekilde tanımlanmasını içeren kapsamlı bir mühendislik çalışmasıdır ve Yönetmeliğe bu hususta daha basit değerlendirme yöntemleri eklenmediği sürece, bir binanın değerlendirilmesinde bu yöntem kullanılması zorunludur.

TBDY 2018, sadece yeni yapılacak binalar için değil, mevcut binaların değerlendirilmesi için de temel ve bağlayıcı yasal dayanaktır. Bu durum, Yönetmeliğin çeşitli maddelerinde açıkça ifade edilmiştir:

• Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği Madde 1 – (1) Amaç ve kapsam: “Bu Yönetmeliğin amacı; yeniden yapılacak, değiştirilecek, büyütülecek resmi ve özel tüm binaların ve bina türü yapıların tamamının veya bölümlerinin deprem etkisi altında tasarımı ve yapımı ile mevcut binaların deprem etkisi altındaki performanslarının değerlendirilmesi ve güçlendirilmesi için gerekli kuralları ve minimum koşulları belirlemektir.

• TBDY 2018 Madde 1.1.1 – Kapsam: “Bu Yönetmelik hükümleri, yeni yapılacak binaların deprem etkisi altında tasarımı ile mevcut binaların değerlendirilmesi ve güçlendirme tasarımı için uygulanır.”

• TBDY 2018 Madde 15.1.1 – Kapsam (Bölüm 15: Mevcut Binaların Değerlendirilmesi ve Güçlendirilmesi): “Mevcut ve güçlendirilecek tüm binaların ve bina türü yapıların deprem etkisi altındaki performanslarının değerlendirilmesinde uygulanacak hesap kuralları, güçlendirme kararlarında esas alınacak ilkeler ve güçlendirilmesine karar verilen binaların güçlendirme tasarımı ilkeleri bu bölümde tanımlanmıştır.”

TBDY 2018 Bölüm 15, mevcut binaların deprem performansının değerlendirilmesinde; binanın kullanım amacı, bina kullanım sınıfı, diğer ilgili etkenler ve hedeflenen performans düzeyleri dikkate alınarak, doğrusal veya doğrusal olmayan hesap yöntemlerinin kullanılmasını öngörür. Bu analizler; taşıyıcı sistemin detaylı modellenmesini, mevcut malzeme özelliklerinin (beton dayanımı, donatı çeliği akma sınırı vb.) yerinde ve laboratuvar deneyleriyle belirlenmesini, zemin özelliklerinin ve yapıya olan etkilerinin hesaba katılmasını ve deprem etkilerinin gerçekçi bir şekilde tanımlanmasını içeren kapsamlı bir mühendislik çalışmasıdır.

Dolayısıyla, bir yapının "depreme dayanıklıdır" veya belirli bir deprem düzeyi için "öngörülen performans hedefini sağlamaktadırşeklinde nitelendirilebilmesi, ancak ve ancak TBDY 2018'de tanımlanan ilke ve kurallara uygun olarak gerçekleştirilmiş bir Deprem Performans Analizi sonucunda, yapının hedeflenen performans düzeyini karşıladığının raporlanması ile mümkündür. Bu yönetmelik dışında kalan yöntemlerle veya eksik verilerle yapılan değerlendirmelerin bilimsel ve hukuki bir temeli bulunmamaktadır.

6306 sayılı "Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun" ve bu kanunun eki olan "Riskli Yapıların Tespitine İlişkin Esaslar", temel olarak can güvenliğini ön planda tutarak, yıkılma veya ağır hasar görme riski çok yüksek olan yapıların süratle tespit edilerek kentsel dönüşüm süreçlerine dahil edilmesini amaçlamaktadır. Bu tespit yöntemleri, TBDY 2018'de tanımlanan detaylı performans analizlerinden farklıdır ve daha sınırlı bir değerlendirme sunar. Nitekim, "Riskli Yapıların Tespitine İlişkin Esaslar" içerisinde bu durum açıkça belirtilmiştir:

• “Bu Esaslarda verilen yöntemler, bina deprem performans değerlendirmesi ve güçlendirmesi amacıyla kullanılamaz. Bu Esaslarda verilen yöntemlere göre riskli bulunmayan binaların, depreme dayanıklı tasarım esaslarını sağladığı sonucu çıkarılamaz.” (Madde 1.3 – Riskli Yapıların Tespitine İlişkin Esaslar)

Ayrıca, aynı Esasların EK-A bölümünde yer alan ve bölgesel tarama ile önceliklendirme amacı taşıyan "Basitleştirilmiş Yöntemler" hakkında da şu ifade yer almaktadır:

• “Bu yöntemler, tekil binada risk değerlendirme amaçlı olarak kullanılamaz.” (EK-A, Madde A.1.1)

Bu hükümlerden de anlaşılacağı üzere, bir yapının 6306 sayılı Kanun kapsamında "riskli yapı" olarak tespit edilmesi, o yapının yıkılma veya ağır hasar alma ihtimalinin yüksek olduğunu gösterir ve dönüşüm sürecini başlatır. Ancak, bir yapının bu esaslara göre "riskli bulunmaması", o yapının depreme karşı güvenli olduğu veya belirli bir performans hedefini sağladığı anlamına kesinlikle gelmez. Bu tespit ile elde edilen sonuç, bir "sağlamlık" veya "yeterlilik" niteliği taşımaz.

Yapıların deprem güvenliği konusunda, yürürlükteki mevzuata (başta TBDY 2018- Bölüm 15  olmak üzere) aykırı olarak, bilimsel dayanaktan yoksun gözlemsel raporlara, amacı dışında kullanılan riskli yapı tespit yöntemlerine dayanmadan yapıların "depreme dayanıklı" veya "kullanılabilir" olduğuna dair kararlar alınması, olası bir afet sonrasında meydana gelebilecek can ve mal kayıplarında kamu idarelerinin ve bu raporları esas alarak işlem tesis eden veya onaylayan yetkililerin doğrudan sorumluluğunu da ayrıca gündeme getirecektir.

Yapıların deprem güvenliği gibi hayati bir konuda tüm süreçlerin, bilimsel ve mevzuata uygun yürütülmesi esastır.

Bu çerçevede, meslektaşlarımızca düzenlenecek raporlarda aşağıdaki hususlara azami özen gösterilmesi kamu güvenliği açısından zorunludur.

1. Bir yapının depreme karşı güvenli olup olmadığına veya belirli bir performans hedefini sağlayıp sağlamadığına ilişkin değerlendirmeyi içeren raporların yalnızca TBDY 2018- Bölüm 15 esaslarına göre hazırlanacak Deprem Performans Analizi Raporları çerçevesinde olması gerekmektedir.

2. 6306 sayılı Kanun kapsamındaki "riskli yapı tespiti" işlemleri, yalnızca yıkılma veya ağır hasar riski yüksek yapıların belirlenmesi ve dönüşüm süreçlerinin başlatılması amacıyla kullanılmalı; bu tespitin deprem performans analizi olmadığı bilinmelidir.

3. Meslektaşlarımızca yalnızca gözlemsel incelemelere dayanan, yürürlükte bulunan yönetmeliğe dayanmayan, mühendislik hesaplamaları ve analizleri yapılmadan, malzeme ve zemin özelliklerini bilimsel olarak belirlemeden bir binanın depreme dayanıklılığı konusunda görüş oluşturulmamalıdır, kanaat bildirilmemelidir.

Biz inşaat mühendisleri, doğrudan can ve mal güvenliği ile kamusal niteliği ağır bir hizmet sunmaktayız. Bunun bilinciyle de üstlenmiş olduğumuz görevlerimizi ve mesleğimizi mevzuata göre ve kamu yararına uygun icra etme, mesleğimize olan güveni sarsıcı davranışlardan kaçınma, kamu yararını koruma ve gözetme gibi sorumluluklarımız vardır. Bu sorumluluklara aykırı davranışlar ise aynı zamanda disiplin hukuku açısından da suç oluşturmaktadır.

Odamızca, kamusal görev ve sorumluluğumuz gereği kamuoyunun ihtiyaç duyduğu, mevcut yapıların değerlendirilmesi ve güçlendirilmesi konularında bilgi ve birikim sahibi inşaat mühendisleri ve firmalarının belgelendirilmesini sağlamak amacıyla “Deprem Etkisi Altında Mevcut Bina Sistemlerinin Değerlendirilmesi ve Güçlendirme Tasarımı Alanında Çalışan İnşaat Mühendislerinin İMO İnternet Sayfasında Yayınlanması Yönergesi” hazırlanarak bu konuda eğitimlere başlanmış olup sunulan hizmetin niteliği ve üstlenilen sorumluluğun ağırlığı nedeniyle üyelerimizin de bu eğitimlere katılarak belge alması önemlidir.

Sonuç olarak, Depremlerin ülkemizde yeniden bir felakete dönüşmemesi ve vatandaşlarımızın yaşam hakkının korunabilmesi için meslektaşlarımıza çağrımızdır:

Hazırladığınız deprem dayanıklılık raporlarının, TBDY 2018- Bölüm 15 ve ilgili standartlara uygun olması, kesin sonuç içermesi için teknik veri ve yapısal analizler içermesi gereklidir. İmzaladığınız her rapor, doğrudan can ve mal güvenliği ile ilgili olup eksik içerikle kamuoyunu yanıltabilecek olan bu raporlar, TMMOB Disiplin Yönetmeliği hükümleri gereği disiplin suçu oluşturacağı gibi tarafınıza hem vicdani hem de hukuki ve cezai sorumluluk yükleyecektir.

Bu nedenle yapıların deprem güvenliği değerlendirmelerinde, güncel bilimsel ve teknik yöntemlerin ve yasal mevzuatın esas alınarak azami özenin gösterilmesi mesleki olarak kamusal sorumluluğumuzdur.